top of page

📰 YENİ YOL PARTİSİ GRUPBAŞKANVEKİLİ SELÇUK ÖZDAĞ'DAN NOKTA ATIŞI DEĞERLENDİRMELER📺

Nokta TV’de demokrasi, hukuk ve ekonomi üzerine dikkat çeken açıklamalar…


selçuk özdağ nokta atışı söylemler

YENİ YOL PARTİSİ GRUPBAŞKANVEKİLİ SELÇUK ÖZDAĞ'DAN NOKTA ATIŞI DEĞERLENDİRMELER

📰Yeni Yol Partisi Grup Başkanvekili Selçuk Özdağ, katıldığı Nokta TV yayınında Türkiye'nin demokrasi, hukuk, ekonomi ve dış politika başlıklarında yaşadığı sorunlara dair önemli değerlendirmelerde bulundu. Özdağ, mevcut siyasi yapının temel sorunlarını doğrudan ifadelerle şu şekilde dile getirdi 1 saatten fazla süren programda bazı söylemleri okuyucalırımız için derledik işte Sayın Özdağ'ın gündem yaratan bazı söylemleri;

“Ama biz aynı zamanda da partilerimizi amaç haline dönüştürüyoruz. Liderlerimizi yaratan haline dönüştürüyoruz. Partilerimizi araç haline getiremiyoruz. Bir türlü demokrasiyi içselleştiremiyoruz.”
“Biz iktidar olduğumuz zaman kendimizi devlet zannediyoruz. Devlet millet demektir. Kurumlarıyla beraber devlet olursunuz. Geçici olarak size bir yönetme hakkı verdiler. Millet dedi ki beni yönet dedi. İyi yönetirsen devam ettiririm, kötü yönetirsen ben seni alırım başka bir partiyi getiririm dedi.”

Ancak iktidarların bu geçiciliği kabul etmediğini vurgulayan Özdağ, bunun nedenlerini ise şöyle açıkladı:

“Ama bizde iktidara gelenler bırakmak istemiyorlar. Ve ikinci olarak da hesap vermemek için bırakmak istemiyorlar. Veyahut da denetlenmemek için bırakmak istemiyorlar.
“Geldiğimiz nokta neresidir söyleyeyim size. Devletler hukukla yönetilirler. Peki bugün Türkiye'de hukuk var mı? Hukukun kırıntısı bile yok artık. Türkiye bir kanun devletidir ve Türkiye bir hukuk devleti değildir.”
“Anayasasında yazmış olduğu gibi Türkiye hukuk devletidir, sosyal devlettir, layık devlettir. Bunların hepsi yaralıdır ve bunların hepsi travmalıdır. Bunların hepsi de çok ciddi şekilde problemlidir.”
“İkinci olarak hukukla yönetildiği gibi ekonomiyle yönetilir. Peki bu ekonomi bize gelir dağılımı adaleti sağlamış mı? Hayır sağlayamamış. Türkiye'de problemler oluyor. Ekonomik problemler, sosyal olaylar, suçlar, aidiyet duygumuz zayıflamış.”
“Üçüncü de dış politikada. Yani bu da sizin diplomatik başarınız, diplomasiniz yani. Peki bununla başarılı mıyız? Bununla da başarılı değiliz.”

SELÇUK ÖZDAĞ'DAN “SİYASET KURUMLARININ YIPRANMASI”NE DAİR ÇARPICI AÇIKLAMALAR📺 Özdağ, siyaset ve hukuk alanındaki güvensizliğe dikkat çekti...

Selçuk Özdağ, konuşmasında Türkiye'deki siyaset ve hukuk anlayışının ne kadar yıprandığını vurguladı. Özdağ, siyasetteki çifte standart ve güven kaybını şu ifadelerle dile getirdi:

“Türkiye'de kendi seçmenimize başka, vatandaşa başka, kapalı kapılar arkasında başka, mecliste başka, meclisteki odalarda başka konuşan siyasetçiler haline dönüşüyoruz.”
“Zaten siyaset kurumunun oldukça yıprandığını görüyorum. Siyaset kurumuna olan itibar sarsılmıştır. Siyasetçiye olan güven diplerdedir bugün.”
“Türkiye'de bir hukuk devletinden bahsetmek mümkün değil. Türkiye'de üstünlerin hukuku hakimdir.”
“Hatta siyaset kurumunun iktidarın Türkiye'de yargı üzerinde vesayeti söz konusudur. Ve zaman zaman da arka bahçesi yapmak istemişlerdir.”
“Türkiye'de hemen hemen her iktidar kurumları arka bahçesi yapmak istedi. Bir, medyayı arka bahçesi yapmak istedi. İki, bürokrasiyi arka bahçesi yapmak istedi. Üç, yargıyı arka bahçesi yapmak istedi.”
“Bazı televizyonlar el değiştirdi. Bazı televizyonlar Ziraat Bankası’ndan kredi kullandırılarak satın alındı ve bunlar iktidarın borazanı haline getirildiler. Yani tarafsızlıklarını yitirdiler.”
“Şu an zaten Türkiye'de görsel medyanın yüzde doksan ikisi iktidarın kontrolü altında olduğu söyleniyor. Yazılı medyanın da yüzde doksan dördünün iktidarın kontrolü altında olduğu.”
“Siyaset kurumuna olan itibar sarsılmıştır. Siyasetçi olan güven diplerdedir bugün. Zaten hukuka da güven kalmamıştır.”

📰 ÖZDAĞ, “TÜRKİYE'DE SİYASET KURUMLARININ DEVLETİN DENETİMİ ALTINDA OLMASI İZLENİYOR” DEDİ📺

konuşmasında Türkiye’deki internet yasaları ve siber güvenlik tehditlerine dikkat çeken Selçuk Özdağ, özgürlüklerin kısıtlandığını vurguladı.

Selçuk Özdağ, yaptığı açıklamalarla Türkiye'deki özgürlüklerin giderek daraldığını ve devletin farklı yollarla toplumu ve medyayı denetim altına almaya çalıştığını belirtti. Özdağ, özellikle son yıllarda çıkarılan yasaların, ülkenin daha fazla otoriter bir yapıya doğru evrildiğini savundu.

“RTÜK ellerine geçti ve bu RTÜK'le beraber istediği terbiye ediyorlar. RTÜK Kanunu'yla. Bazen ilan kurumuyla da yazılı medyayı terbiye ediyorlar, geliyorlar, reklam vermiyorlar ve size bir ceza veriyorlar.”
“Gazete kapandıktan, insanlar işsiz kaldıktan sonra, orada fikir üretiminden bahsedemezsiniz.”
“Bu internetin yasası olması gerekiyordu fakat 29. madde vardı. Yanıltıcı bilgi verenler 1 ila 3 yıl arasında bir cezasına çarptırılır dedi ve ben itiraz ettim.”
“Bu elma şekerinin içerisindeki zehirdir dedim. Türkiye'yi her geçen gün ifade hürriyeti noktasında, teşebbüs hürriyeti ve inanç hürriyeti noktasında alanını daraltmaktır.”
“Şimdi evinizde otururken cep telefonunuzdaki tüm bilgileri bu kurum, bu başkanlık uzaktan erişme sahibi olabilecek.”
“Evinize geldiler, bu başkanlığın izniyle bir memur geldi, cep telefonlarınızı, bilgisayarlarınızı, alıp gitmek istedi. Vermediniz, 2 ila 5 yıl arasında hapis cezasına çarptırılacaksınız ve bunun sonucunda da Türkiye George Orwell'ın 1984'deki Big Brother'ına doğru evriliyor.”

Türkiye'de yargı ve yasama ilişkileri konusunda da açıklamalar yapan Özdağ, yürütme organının yasama ve yargıya saygı göstermesi gerektiğini belirtti:

“Seçimi kazandıktan sonra yasamanın, yürütmenin yasamaya ve yargıya tabi olmasıdır. Yani parlamentoyu kabul edeceksiniz ve aynı zamanda yargıyı kabul edeceksiniz.”
Efendim diyor, bu protestolara karışanlar diyor,değil AK Parti iktidarında, CHP iktidarı olsa bile devlette yer bulamayacaklar. Ben de onlara dedim ki,

 “Devlet sizin babanızın malı değil. Ben 12 Eylülde yargılandım, solcular yargılandık, sağcılar yargılandık, islamcılar yargılandık, 2 milyon kişiydik efendim. 2 milyon kişi sakıncalıydık, sabıkalıydık.”

“Fakat daha sonra ne oldu? Başbakan olduk, Cumhurbaşkanı olduk, milletvekili olduk, grup başkanı olduk, bakanlar olduk, iş adamları olduk, gazeteciler olduk.” Engelleyebildiler mi?

📰 ÖZDAĞ, TÜRKİYE’DE HUKUK VE YÖNETİM SİSTEMİNİN ÇİFTE STANDARDINI ELEŞTİRDİ📺 konuşmasında hukuksuzluk, kayırmacılık ve adaletsizliğe dikkat çeken Selçuk Özdağ, Türkiye'nin yönetim anlayışını ve hukukun üstünlüğünü eleştirdi.

Selçuk Özdağ, Türkiye’nin siyasi ve hukuki yapısının giderek daha fazla kayırmacılığa ve adaletsizliğe dayandığını savundu. Özdağ, devletin ve siyasi partilerin sadece ideolojilere, mezheplere ve etnisitelere dayalı yönetilmesini eleştirerek şu önemli uyarılarda bulundu:

“Aksi takdirde bu devlete sadece ideolojilerin hakim olduğu, mezheplerin hakim olduğu, etnisitelerin hakim olduğu veyahut da herhangi bir aşiretin hakim olduğu, sülalenin hakim olduğu devlet ne olur? Kabile devleti olur, aşiret devleti, çadır devleti olur, ideoloji devleti olur, kişi devleti olur, parti devleti olur.”
“Sizin Milliyetçi Hareket Partisi'nin, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin almış olduğu en fazla oy 38. En fazla şu an 28-30 AK Parti, 7-8'i siz alıyorsunuz. 38 en fazlası, 36-35. Peki geri kalan nerede? 65-70. Nerede o 70? Nerede o 65? Kim azınlıktaymış?”
“Bu millet ferasetli bir millet. Ben milletime çok güveniyorum ve bu toprakların kıymetine güveniyorum.”
“Türkiye’de polis devleti midir? Hayır. Ama Türkiye'yi birileri polis devleti yapmak istiyorlar.”
“Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanması, Belediyelerdeki yolsuzluk iddiaları ve tutuklamalarla ilgili… Eğer Türkiye bir hukuk devleti olsaydı, ve bu olay bir hukuki olay olmuş olsaydı. 1300 defa denetlenmiş olan bir yer var.”

Özdağ, geçmişte yolsuzlukla suçlanan bazı belediye başkanlarının görevden alınmalarını ve bu kişilere yönelik yapılan denetimlerin neden sonuç vermediğini sorguladı:

“Niye istifa ettirdiniz o belediye başkanlarınızı? Ankara'yı, İstanbul'u, Balıkesir'i, Çorum'u. Niye istifa ettirdiniz? Belli mi? Öyle metal yorgunluğundan istifa ediliyor mu?”
“17-25'te o bakanlar Yüce Divan'a niye gönderilmedi? O milletvekilleri 100 bin lira maaşla 4.5 milyon dolarlık yatlar almışlar. Peki onlara niye işlem yapılmadı?”

Özdağ, hükümetin hukukun üstünlüğünü ihlal ettiğini ve bunun halkın adalet beklentilerini zedelediğini savunarak, ülkenin daha adil ve şeffaf bir yönetime kavuşması gerektiğini vurguladı.


Selçuk Özdağ, kayyum atamaları konusunda yaptığı açıklamalarda, HDP'li ve CHP'li belediyelere yönelik kayyum uygulamalarını eleştirdi. Özdağ, kayyum atanan belediyelerdeki durumu şu şekilde değerlendirdi:

“Bu kayyum atanan belediyeler var, biliyorsunuz. Şimdi de CHP'li belediyeler, daha önce Dem'li belediyeler, HDP'li belediyelerdir. Kayyumdan önce istifa edip AK Parti'ye katılırlarsa, zemzemle yıkanmış adam oluyorlar. Sütten çıkmış ak kaşık oluyorlar. Ne teröristlikleri kalıyor, hiçbir şey kalmıyor. Makbul vatandaş oluyorlar. Değerli belediye başkanı oluyorlar. Oralara yatırımlar geliyor, yardımlar geliyor.”
“Ahmet Türk örneği de zaten ilk kat garibesi bir olay. Yani ne diyeyim, nasıl bir ucube diyeyim, nasıl bir garabet diyeyim? Terörle iltisatlıdır diyorsunuz, alıyorsunuz görevden, sonra da terörsüz Türkiye'yi inşa etmek için de şahsı bu noktada aracı yapmak istiyorsunuz.”
“Terörsüz Türkiye, Allah aşkına, hukuksuz Türkiye'de inşa edilebilir mi ya? Hukuksuz Türkiye'de siz terörsüz Türkiye'yi nasıl inşa edeceksiniz?”
“Bir terör neyle önlenir? Hukukla önlenir efendim, silahla önlenmez. O silah, demokratik ülkelerde zor kullanma hakkı ancak devlete aittir. Zor kullanma hakkı, o da nasıldır? O devlet hukukla çerçevesinde bulur. O zor kullanma hakkını hukukun dışında kullanırsa ne olur? Orada çeteleşme olur. Devlet adına terör olur. Bu olmaz.”
“O yaraları daha çok büyütür. Ama eğer siz zor kullanma hakkını hukukla yaparsanız, orada artık bir daha terör olmaz. Bundan sonra sosyal devlet devreye girer, laik devlet devreye girer, orada adil devlet devreye girer, hukuk devleti devreye girer.”

📰 ÖZDAĞ, BOYKOT EYLEMLERİNİ VE İKTİDARIN YÖNETİMİNİ ELEŞTİRDİ: “İKTİDAR, TÜRKİYE’Yİ ALGILARLA YÖNETMEK İSTİYOR”📺 açıklamalarında boykot eylemlerine ve hükümetin medya yönetimine yönelik eleştirilerde bulunan Selçuk Özdağ, siyasette sağduyu ve aklıselimle hareket edilmesi gerektiğini belirtti.

Selçuk Özdağ, Cumhuriyet Halk Partisi'nin öncülük ettiği boykot eylemi ve gençlerin başlattığı bir günlük alışveriş yapmama eylemi hakkında açıklamalarda bulundu. Özdağ, siyasetçilerin bu tür boykot kararlarına katılmalarını doğru bulmadığını söyledi:

“Siyasetçilerin bu boykot kararlarına girmelerini doğru bulmuyorum. Gençler dediğiniz bir günlük bir alışveriş yapmama kararı aldılar. Buna saygı duyarım. Bakın burada bir sivil inisiyatif var.”
“Siyasetçinin iki tane şeyi vardır. Biri alkıştır, ikisi oydur. Siyasetçi alkıştan hoşlanır. İki sandıktan oy çıktığı zaman başı göğe değecek kadar yükselir. Oy çıkmazsa, başı yere eğilir. Oyla mutlu olur, alkışla mutlu olur siyasetçilerin. İki şeyden de korkmaları lazım. Vicdanlarından, Allah’tan bir de milletten korkmaları gerekiyor.”
“Fox, Halk TV, Sözcü gibi kanallar, şu ana kadar tek bir saniye bile devlet reklamı almadı. Ama ben geldiğimde, adil olacaksınız, adil reklam vereceksiniz.”
“Ben de bazı kanallara Sayın Erdoğan zamanında çıkmadım, ama aldırış etmedim, sokakta, mahalli televizyonlarda basın toplantıları yaptım.”
“İktidar bugünden itibaren, 17-25 Aralık’tan bugüne kadar, ekonomi düzeltemez, hukuku düzeltemez ve sadece çetelerle, mafyalarla, gazetecileriyle, trolleriyle Türkiye’yi yönetmek isteyecekler.”
“Ben milletimin tamamını Türkiye’de bir arayışa davet ediyorum, sağduyuyla davet ediyorum, muhalefeti de sağlıklı düşünmeye, aklı selimle hareket etmeye, Türkiye’yi düşünerek siyaset yapmaya davet ediyorum.”
“Milletimizi uyandırmanın yolu sahadır efendim, alandır.”

📰 ÖZDAĞ, PKK MÜZAKERELERİNİ VE İKTİDARIN DEMOKRASİ İLE İLGİLİ POLİTİKALARINI ELEŞTİRDİ: “TÜRKİYE'NİN YENİ BİR DEMOKRASİYE İHTİYACI VAR”📺

Özdağ, Abdullah Öcalan'ın yaptığı çağrıların doğru olmadığını belirterek, benzer müzakerelerin dünyada farklı örneklerde nasıl sonuçlandığını hatırlattı. Bu müzakerelerin silah bırakma ve demokratik haklar konusunda yapılabileceğini belirtti, ancak PKK'nın tüm Kürt halkının temsilcisi olmadığına dikkat çekti:

“Eğer Abdullah Öcalan’ın silah bırakın demesiyle silah bırakılıyorsa, tamam hep beraber bırakalım. Ama burada bir heterojen yapı var. PKK’yı desteklemeyenler de var, farklı görüşlere sahip Kürtler de var.”
“Türkiye’de hukuk devletini inşa edeceksiniz. Bir yandan iç barışı tahkim edelim diyorsunuz, ama kutuplaştırıyorsunuz, ötekileştiriyorsunuz.”

Özdağ, Türkiye'de ciddi bir çifte standart uygulandığını, özellikle AK Parti'ye yakın olanların ayrıcalıklı bir konumda olduğunu savundu. Kendisinin AK Parti'den istifa ettikten sonra yaşadığı akademik zorlukları örnek vererek, bu durumun Türkiye’deki demokrasi ve eşitlik anlayışını zedelediğini söyledi:

“AK Parti'den istifa ettiğim gün profesörlüğümü verdim bir üniversiteye, vermediler bana. Eğer ben istifa etmeden önce olmuş olsaydı kapıda karşılıyordu rektörler beni, yök başkanı beni, ben genel başkan yardımcısıydım. Bu çifte standart değil mi? Çifte standart.”
“Anayasayı uygulamıyorsun, şimdi de yeni anayasa yapacağım diyorsun. Mevcut anayasayı uygulamıyorsun, yeni anayasa yapacağının garantisi yok.”
“İsrail’e karşı bir şey yapabiliyor mu? Gazze’yi işgal edecekler. Suriye’yi işgal ediyorlar.”
“Türkiye’nin çok hızlı bir şekilde Avrupa Birliği kriterlerine çatıştırmadan yeni bir demokrasiye ihtiyacı var. Bu demokrasi, bu iktidarla olmaz.”
“Ben milletimin sağduyusuna inanıyorum. Bu millet, hukuksuz ortamı dur diyeceklerdir.”
“Sandıkta ve televizyonda kokmuyorlar. Bu iklimi oluşturabilecek potansiyelimiz var.”

Diyerek sözlerini noktaladı...






Commentaires

Noté 0 étoile sur 5.
Pas encore de note

Ajouter une note
bottom of page